Türkiye, küresel çapta hızla büyüyen uzay ekonomisine güçlü bir şekilde entegre olmayı ve bu alanda teknoloji üreticisi olmayı hedefliyor. 596 milyar dolarlık küresel uzay ekonomisinden pay almak isteyen Türkiye, robotik, yapay zeka, konumlama sistemleri ve uydu teknolojileri gibi kritik teknolojilere odaklanarak hem ekonomik hem de stratejik açıdan önemli adımlar atmaya hazırlanıyor.
Uzayda Sadece Tüketici Değil, Üretici Olma Hedefi
Milli Uzay Programı kapsamında ilk insanlı uzay yolculuğunu gerçekleştiren Türkiye, şimdi de Ay Programı, uzay limanı kurma planı ve bölgesel konumlama sistemi gibi projelerle uzay alanındaki vizyonunu genişletiyor. Bu vizyon doğrultusunda Türkiye, uzay teknolojileri alanında dışa bağımlılığı azaltmak ve küresel pazarda rekabetçi bir aktör haline gelmek istiyor.
Küresel Uzay Ekonomisinde Büyüme Trendi
2023 yılı itibarıyla küresel uzay ekonomisinin büyüklüğü 596 milyar dolar olarak hesaplandı. Bu rakamın 2033 yılına kadar 1 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Özellikle uydu verilerine dayalı çözümler, büyümenin lokomotifi olarak görülüyor. Uzay ekonomisinin yıllık büyüme oranı ise yaklaşık %9 ile dünya ekonomisinin çok üzerinde seyrediyor.
En büyük payı ise uydu haberleşme (Satcom) sektörünün aldığı belirtiliyor. Takım uyduları, kısa ömürlü ve yüksek sayılı yapılarıyla bu pazarın önemli bir parçasını oluşturuyor.
Türkiye Uzayda Stratejik Rol Oynamak İstiyor
Türkiye, sadece gözlem yapan değil, üreten, geliştiren ve ihraç eden bir ülke konumuna yükselmek istiyor. Bu hedef doğrultusunda:
- Roket ve uydu motorları
- Kritik uydu bileşenleri
- Navigasyon ve iniş sistemleri
- Yüksek hızlı haberleşme teknolojileri
gibi alanlarda özgün ve yerli üretim hamleleri planlanıyor.
Aynı zamanda bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi kurularak, ülkenin hem ekonomik hem de savunma alanında stratejik bağımsızlığı artırılacak. Böylece Türkiye, sadece kendine değil, çevre ülkelere de hizmet sunabilecek konuma gelecek.
Kendi Uzay Limanını Kuracak
Türkiye’nin bir diğer hedefi ise kendi uzay limanını kurmak. Bu proje, uygun maliyetli fırlatma hizmetlerine duyulan küresel talebe yanıt vererek Türkiye’ye önemli bir ekonomik gelir kaynağı sağlayacak. Bu hamle, Türkiye’yi yalnızca fırlatma hizmetleri sunan değil, aynı zamanda fırlatma teknolojisi geliştiren bir merkez haline getirebilir.
Yeni Nesil Malzemeler ve İleri Teknolojiler Geliştirilecek
Türkiye’nin uzay vizyonu, sadece görev sistemleriyle sınırlı değil. Geliştirilmesi planlanan bazı ileri teknolojiler şöyle:
- Gelişmiş itki sistemleri
- Yazılım Tanımlı Radyo (SDR) teknolojileri
- Optik haberleşme ve faz dizili antenler
- Enerji yoğunluğu yüksek güç depolama sistemleri
- Eklemeli üretim ve ileri malzeme teknolojileri
- Robotik, yapay zeka ve otomasyon sistemleri
Tüm bu teknolojiler, Türkiye’nin derin uzay araştırmaları, insansız görevler ve yüksek verimli uzay araçları üretimi konularında da önünü açacak.
Özel Sektörün Rolü Güçlenecek
Geleneksel olarak devletlerin öncülük ettiği uzay yarışına artık özel sektör de güçlü bir şekilde dahil oluyor. Türkiye, bu alanda özel girişimleri destekleyerek kamu-özel sektör iş birliklerini artırmayı hedefliyor. Böylece hem yatırımlar artacak hem de uzay ekosistemi genişleyecek.