Güneş Sistemi’nin gizemli buz devleri Uranüs ve Neptün, bilim insanlarının kafasını yıllardır meşgul eden bir sırra sahip: manyetik alanlarındaki bozulmalar. Son araştırmalar, bu bozulmaların gezegenlerin derinliklerinde yer alan devasa su okyanuslarından kaynaklanabileceğini öne sürüyor. Peki, bu devasa okyanuslar manyetik alanları nasıl etkiliyor?
Manyetik Alanlardaki Bozulmanın Keşfi
1986 yılında, NASA’nın Voyager 2 uzay aracı, Uranüs’ün yakınından geçtiğinde, gezegenin manyetik alanının gezegenin merkezinden oldukça uzak olduğunu ve büyük bir eğrilik sergilediğini keşfetti. Benzer bir durum, üç yıl sonra Neptüniçin de kaydedildi. Bu durum, Dünya gibi manyetik alanı düzgün bir eksenle hizalanmış gezegenlerden farklıydı.
Dünya’da manyetik alan, dış çekirdekte üretilir ve gezegenin eksenine paralel manyetik kutuplar yaratır. Gökbilimci Heidi Hammel, bunu “gezegenin içinde dev bir çubuk mıknatıs varmış gibi” diyerek açıklar. Ancak Uranüs ve Neptün’deki durum, bilim insanlarını farklı bir açıklama arayışına itti.
Devasa Okyanusların Rolü

PNAS adlı hakemli dergide yayımlanan yeni bir çalışmada, Uranüs ve Neptün’ün atmosferlerinin altında 8 bin kilometre kalınlığında su kütlesi bulunabileceği öne sürülüyor. Bu su kütlesinin altında ise hidrokarbon açısından zengin bir katmanın, su ile çekirdeği birbirinden ayırdığı düşünülüyor.
- Basınç ve İzolasyon: Dr. Burkhard Militzer’in bilgisayar modellerine göre, bu iki tabaka arasındaki basınç, Dünya yüzeyindeki basıncın 60 bin katı kadar. Bu devasa basınç, katmanların birbirine karışmasını engelliyor.
- Manyetik Alan Bozulması: Bu izolasyon, manyetik alanın oluşumunda bir tür engel yaratarak, Uranüs ve Neptün’ün manyetik alanlarının eğik ve çarpık olmasına neden oluyor.
Farklılıkların Kökeni
Araştırmalara göre, Uranüs’ün çekirdeği Merkür büyüklüğünde, Neptün’ünki ise Mars kadar. Dr. Militzer, bu iki gezegenin, Jüpiter ve Satürn’den farklı olarak daha az hidrojen içerdiğini ve bu nedenle homojen bir yapıya sahip olmadıklarını belirtiyor. Güneş’ten daha uzak olan bu buz devleri, evrenin ilk dönemlerinde farklı koşullarda oluşmuş olabilir.
Bu teori, Uranüs ve Neptün’ün neden Jüpiter ve Satürn gibi gaz devlerinden çok farklı olduğunu açıklıyor. Dr. Militzer, “Bu farkı artık daha iyi anlıyoruz. Yağ ve su karışmaz deriz; burada da benzer bir durum var, tek fark hidrojenin eksik olması” diyerek, buz devlerinin kendine özgü yapısını vurguluyor.
Voyager 2 ve Yeni Keşifler
Voyager 2’nin Uranüs’ü ziyaret ettiği sırada bir güneş fırtınası yaşanıyordu. Bu olayın, gezegenin manyetik alanında geçici bir bozulma yaratmış olabileceği düşünülüyor. Ancak bilim insanları, bu tür anomalilerin gezegenin içinde yer alan devasa okyanuslarla ilişkili olabileceğini de vurguluyor.
Gelecekteki Araştırmalar
Bu tür keşifler, buz devleri hakkında yeni sorular ortaya çıkarıyor:
- Okyanusların bileşimi tam olarak nedir?
- Bu okyanuslar, gezegenin manyetik alanını ne kadar etkiliyor?
- Neptün ve Uranüs’teki manyetik alan farklılıkları yaşamı destekleme potansiyeline işaret edebilir mi?
Bilim insanları, bu sorulara yanıt bulmak için daha fazla uzay misyonuna ve gelişmiş modellere ihtiyaç duyuyor.